Fotoğraf bir sanattır. Hala bununla ilgili farklı düşünceleri olanlar varsa, savaşmaya hazırım. Her fotoğrafçının benzer çekim stilleri vardır. Ancak çekim yaparken kendinize bir stil belirlemeniz de önemlidir. Şu an yer yüzünde milyonlarca fotoğraf var. Nasıl aralarından sıyrılırım ve farklı olurumdan daha çok beni tanımlayan çizgilerim nelerdir sorusuna cevap bulmanız daha büyük önem taşır. Bence fotoğrafçı için bu anlamdaki 2 önemli sorgu:

• Fotoğraf tarzım nedir?
• Bu tarzı daha farklı olarak nasıl geliştirebilirim?

Günümüz dünyasında her kategoride fotoğraf çekerim demek yanlış değil. Ancak yoğunlaştığınız bir alan olması önemlidir. Ben şehir fotoğrafçılığını çok seviyorum. O sıradanlık, sıcak iletişim ve anlık pozlar tiyatral bir kullanıma izin vermiyor. Bir alana yoğunlaşmak ve o alanda kendi stilinizi ortaya koymak çok daha önemli olabilir. Peki ama kendi stilimi nasıl yansıtacağım sorusunun cevabını siz bulmalısınız. Örneklemek gerekirse, portre çekimlerinde size özel farklı bir açınız olabilir. Tüm çekimlerde tam bir doğal gülüş isteyebilirsiniz. Stüdyo çekimleri yerine doğal çekimleri tercih edebilirsiniz. Bir de detaylandırma yapabilirsiniz. Örneğin, sizin çektiğin portre çekimlerde hep mavi bir kurdele olabilir. Bunlar tabi yazıyı hazırlarken oluşturduğum hazır kurgular, bunlar çeşitlendirilebilir ve geliştirilebilir. Sizin stiliniz sahip olduğunuz değişkenlerin karışımından ortaya çıkacaktır.

Stil oluşturmada diğer bir konu yapacağınız farklı fotoğraf projeleri olabilir. Belli bir alanda vizyonunuzu belirleyerek kendi gelişim projenizi size özgü olarak hazırlayabilirsiniz. Bundan yaklaşık 20 yıl önce Atlas dergisinde bulunduğum dönemlerde bir proje teklifi gelmişti. Türkiye’de bulunan tarihi cami, kilise, sinagog gibi özel mekanların farklı açılardan fotoğraf çekimlerinin yapılması. Yaklaşık 3 aylık proje kapsamında tüm Türkiye’yi geziyor olacaktık. Bu bir stil olmasa da, proje çalışmalarının benzer alanda artarak devam etmesi, fotoğraf ya da proje birileri tarafından görüldüğü zaman insanlarda bu kesinlikle Erkan Terzi’nin projesi olmalı gibi fikirlerin öncelikli ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Fotoğraf stiliniz doğuştan gelmez. Öncelikle fotografik gözünüz nasıl ve ne tür çekimler yapıyorsunuz. Bunun için arşivlerinize göz atın. Ne olduğunuzu bildiğiniz ile ne olduğunuz birbirinden farklı olabilir. Fotoğrafınızda objenin konumuna, odak uzaklığınıza, renk algınıza, çizgi kullanımınıza, kompozisyonunuza, çerçeve alanınıza, ışığı tam olarak nasıl kullandığınıza dikkat edin. Sadece bu alanlarda yapacağınız belirlemeler bile size bir stil katacaktır. Ancak bu da yeterli olmayacaktır. Diğerlerinden farklı olarak kompozisyon içine ne katabilirsiniz, ona bakmak gerekir. Enstantane ayarları ile oynamalar yapabilirsiniz; kamera hareketlerini işin içine katabilirsiniz. Kullandığınız donanım, manual çekim yapmanız gerekliliği gibi temel konulara değinmiyorum bile.

Bir diğer önemli konu, stilinizi oluştururken fotoğrafçı arkadaşlarınızla konuşmanız. Fotoğraflarınızı değerlendirmelerini isteyin. Büyük ihtimalle bu alandan alacağınız hatta şaşıracağınız birçok tanımlamalar olacağına eminim.

Diğer bir stil belirleme konusu ise teknolojinin çok daha geliştiği dünyamızda aydınlık oda ile gerçekleştirebilecekleriniz olacaktır. Kanal yapılarından tutun, filtreleme seçeneklerine kadar yüzlerce olasılık sizleri bekliyor. Dijital dokunuşlarının fotoğrafı, fotoğraf olmaktan çıkarıp çıkarmayacağı ayrı bir tartışma konusu. Ama kendi stilinizi oluştururken bu alandan da destek alabilirsiniz.

Bu alanda en önemli konu kendi stlinizi nasıl geliştirebileceğiniz olacaktır. Her dokunuş her katkı sizi daha farklı çekimler yapmaya ve sıradanlıktan sıyrılmanıza neden olacaktır. Aynı zamanda ben sadece çekmeyi seviyorum diyenlerdenseniz hiçbir problem yok. Keyif aldığınız yer yaşadığınız yerdir. Yeter ki kendinizi mutlu hissedin, sonrasında farkında olmasanız da kendi stilinizi oluşturduğunuzu fark edeceksiniz. Bazen, ‘zaman herşeye derman olur’ dedikleri de bu olsa gerek;)

Yeni Kitap / D&R