Sosyal Medya

Fotoğrafçılık Terimleri – F Harfi

F Harfi – Listesi

Fahrenhayt (Fahrenheit scale): 

Kimi ülkelerde halen kullanılmakta olan sıcaklık ölçüm birimi. Fahrenhayt ölçeğinde suyun donma noktası 320 ºf, kaynama noktası ise 212 ºf’tır.

Fani (phanie): 

İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.

Fazla geliştirme (over-development): 

Geliştirme banyosunun normalden daha fazla etkileyici olması. Geliştirici banyoyu üreten firmanın önerdiği banyo süresinin aşılması buna neden olur. Geliştirme banyosunun süresini ya da sıcaklığını artırmak buna neden olur. Fazla geliştirme, görüntünün yoğunluğunu ve kontrastlığını artırır.

Fazla pozlama (over-exposure): 

Filmin, fotoğraf kartının ya da algılayıcının açık bir diyafram ya da yavaş bir enstantane hızı seçimi nedeniyle çok fazla ışık almasıdır. Açık tonlu bir sonuç sağlar.

F değeri (f number):

bkz diyafram değeri.

F durağı (f stop): 

Diyafram açıklığını belirten her bir durak.Bir f durağı, duyarkata (filme ya da algılayıcı yüzeyine) ulaşan ışığın değerini iki kat artırmak ya da yarıya düşürmek demektir. Diyafram açıklığını 2’den 2.8’e değiştirme, duyarkata (filme ya da algılayıcıya) ulaşan ışığı ilkinin 1/4 ‘üne indirmek anlamına gelir. Buna kıyasla diyafram açıklığını 2’den 1.4’e değiştirme duyarkata ulaşan ışık miktarını iki katına çıkarmaktır.

FIAP (Fédération Internationale de l’Art Photographique (La FIAP) / International Federation of Photographic Art):

Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu. Scienta (Bilim), Art (Sanat), Lumen (Işık); FIAP’ın üç slogan sözcüğüdür.

Fıçı bozulması –fıçı bükülmesi (barrel distortion): 

Genel olarak kısa odak uzunluklu ve diyaframı önde bulunan objektiflerde ortaya çıkan ve görüntüdeki düşey hatların bir fıçıyı andıracak biçimde eğilmeleri ile ortaya çıkan görüntü bozulması.

Fiksasyon (fixation): 

bkz saptama işlemi.

Fikser (fixer): 

Işığa duyarlı malzemelerde poz görmeyen kısımlardaki emülsiyonun atılmasını sağlayan banyo işlemi.

Film: 

Objektiften geçen görüntünün kalıcılığının sağlanabilmesi amacıyla saydam bir taşıyıcı ve üzeri ışığa duyarlı maddeden oluşan şerit.

Film banyo tankı (tank): 

Farklı boyutlardaki filmlerin banyo edilmesini sağlayan, içine ışık sızdırmayan ancak sıvı konulabilen, karanlıkta özel bir şekilde içine konulan filmin aydınlık ortamda da banyo yapılabilmesini sağlayan çelik ya da bakalit gibi maddelerden yapılmış kap.

Film değiştirme torbası: 

Siyah renkli bir malzemeden yapılmış, ışık geçirmeyen ve içine el sokmak için iki kolu olan, aydınlık bir ortamda içinde film değiştirme işlevi yapılabilen torba.

Film düzlemi: 

Fotoğraf makinesinin içinde, objektifin arkasında, görüntünün net olarak oluştuğu düzlem. Filmin ya da algılayıcının pozlanmak için durduğu yer. Odak düzlemi olarak da bilinir.

Film hızı: 

Filmin ışığa karşı duyarlılığını gösteren değer.Bkz ISO.

Film kaseti: 

İçine ışık geçirmeyen, makaraya sarılı filmi içinde koruyan ve hareketini sağlayan, metal ya da plastikten yapılmış film taşıyıcı.

Film tarayıcı: 

Saydam (diya) veya negatif filmlerin sayısal olarak algılanmasını sağlayan aygıt. Pozitif ve negatif filmlerden ara basamak oluşturmadan fotoğraf dosyaları yapabilir.

Film taşıyıcı: 

İçine film konulan, ışık geçirmeyen, filmin hareketini sağlayan ve fotoğraf makinesine kolaylıkla takılıp çıkartılabilen kapalı kutu sistemi; magazin. Orta boy (roll film) fotoğraf makinelerinde kullanılır.

Filtre (filters): 

Objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam; süzek. İçinden geçen ışığın özelliklerinde çeşitli değişiklikler yaratan cam, jelatin ya da asetattan yapılmış, çeşitli renklerdeki araçlardır. Fotoğraftaki son görüntüyü değiştirmek amacıyla objektifin ön kısmına takılan her şey filtredir. Filtrelerin, dairesel polarize, ısıtan, yıldız, yumuşatıcı çeşitlerinin yanında fotoğrafın tamamen rengini değiştiren çeşitleri de bulunmaktadır.

Filtre adaptörü: 

Filtre taşıyıcısını objektife bağlamaya yarayan bir araç.

Filtre çarpanı (filter factory / filtre faktörü): 

Her filtre fotoğraf makinesinin duyarkatına (film ya da algılayıcı yüzeyine) ulaşması gereken ışığın bir kısmını soğurur. Bu nedenle filtreli çekimlerde örtücü hızının artırılması ya da diyaframın açılması gerekir. Bu durumu filtre üzerinde belirten sayıya filtre çarpanı denir. Pozlandırmanın kaç stop artırılacağı (+) veya (X) ile gösterilir. +1, pozlandırmanın 1 stop; +2, 2 stop; +3, 3 stop fazla olması gerektiğini ifade eder. Pozlandırmanın X2, pozlandırmanın 1 stop; X4, 2 stop ve X8, 3 stop fazla olması gerektiğini ifade eder.

Filtre taşıyıcı: 

Fotoğraf çekimi sırasında kullanılacak olan filtreyi objektifin önünde tutan taşıyıcı.

Firewire:

Fotoğraf makinesi veya tarayıcı ile bilgisayar arasında güncel ve hızlı bir bağlanma sistemi.

Fiziksel geliştirme (physical development): 

Herhangi bir kimyasal geliştirme ve değişim olmaksızın görüntünün oluşturulması süreci. Fiziksel geliştirici banyo eriyiklerindeki gümüş, fiziksel geliştirme işlemi sonucunda, ışık görmüş olan gümüş tuzları tarafından çekilmekte ve kendi üstlerine yapışmaları sağlanmaktadır. Bu yöntem, geliştirme sürecinin denetlenememesi nedeniyle pek kullanılmaz.

Flaş (flash): 

Ani ışık, şimşek çakması anlamında bir sözcük. Yeterli ışık olmayan konumlarda, kısa süreli fakat çok parlak ışık yayan, yapay aydınlatma kaynağı; çakıntı. Elektronik ve magnezyum flaşlar olmak üzere iki türü vardır. Fotoğraf makinesinin üzerindeki tümleşik flaşlar en fazla 3 metreye kadar iş görür. Kızağa yerleştirilerek kullanılan speed light TTL flaşlar ise gerekli ışığı makinenin ölçüm sistemi ile uyumlu biçimde ölçerek çakarlar.

Flaş bellek (flash memory – FM): 

Kendi güç kaynağı olmadan verileri kayıtlı tutabilen ve tekrar tekrar kayıt yapılabilen elektronik bellek. Sayısal fotoğraf makinelerinde en çok tercih edilen bellek türüdür.

Flaş eşlemesi (flash syncronization): 

Flaş ışığının yanıp en üst ışık verme noktasına ulaştığı an, örtücünün tam olarak açılmasını ve ışıkla birlikte eşzamanlı olarak kapanmasını sağlayan sistem; flaş senkronu. Bkz flaş senkronizasyonu.

Flaş kablosu: 

Flaş kızağının ve TTL flaşların üretilmediği dönemlerde, flaşın fotoğraf makinesine bağlantısını sağlamak için kullanılan kablodur. Flaşın, kablo mesafesinden kullanılmasını sağlar. Oldukça ince ve kırılgandır.

Flaş kızağı: 

Fotoğraf makinesinin üzerinde yer alan flaş takmaya uygun yuva.

Flaş senkronizasyonu (flash syncronization): 

Flaşın, obtüratörün açılmasıyla uyumlu olarak çalışmasıdır. Flaş senkronizasyonu için gerekli olan örtücü (enstantane) hızı makinenin türüne göre değişir (1/125 s, 1/60 s gibi). Kendi içinde flaşı olan kompakt makinelerde ve özel kullanımlı flaşa sahip SLR makinelerde doğru örtücü hızı otomatik olarak ayarlanır. Fotoğraf makinelerinde genellikle iki tür flaş eşlemesi bulunmaktadır. Bunlardan “X” işaretli olan elektronik, “M” işaretli olanı magnezyum flaşlar için kullanılan eşleme noktalarıdır. Bkz flaş eşlemesi.

Flaş yuvası: 

Flaş iki türlü kullanılabilir, flaş kablosu ile ya da flaş yuvasına takılarak. Kızaklı tip flaşlar fotoğraf makinesinin üstünde yer alan yuvaya geçirilir ve her iki taraftaki akım ileticiler sayesinde flaş çalıştırılır. Bkz flaş kablosu.

Flu / fluluk: 

Net olmayan fotoğraf ya da bir bölümü netlik alanının dışında kalan yer.

Fokal (focal): 

Objektiflerin odak uzaklığı, odak uzunluğu.

Fokometri (focusmetri): 

Odakölçüm.

Fokometre (focusmeter): 

Fotoğraf makinelerinin objektiflerinin ve merceklerin odak uzaklığını ölçen ve sapınçlarını belirleyen aygıt; odakölçer; lensometre.

Fon müziği: 

Bir sunum yapılırken ona eşlik eden müzik.

Format: 

Fotoğraf makinesinin verdiği görüntünün en ve boy olarak uzunluğu. Bkz boyut.

Foto (photo): 

Işık anlamında bir önek: fotokimya, fotometre vb. / Fotoğraf sözcüğünün kısaltması. Fotoğrafçı sözcüğünün kısaltması.

Fotoaugliafobi: 

Parlak ışık korkusu.

Fotoelektrik (photoelectric): 

Işık ışınlarının etkisiyle oluşan (elektron yayını, gerilim oluşumu, direnç ve indüktansta değişmeler vb) tüm elektrik olayları; ışılelektrik.

Fotoelektriksel hücre (photo-electrik cell): 

bkz ışığa duyarlı elektriksel hücre.

Fotofiniş: 

Amatör ve profesyonellerin filmlerini geliştirerek baskılarını yapan ticari kuruluşların işi. / Fotofiniş fotoğraf makinelerinin kısa adı.

Fotofiniş fotoğraf makinesi: 

Bir yarışın bitişinde, yarışanların varış sırasını kaydetmek için üretilmiş fotoğraf makinesidir. Bitiş çizgisi, ters yönde hareket eden film üzerine dikey bir aralık içinden saptanır.

Fotoflue: 

Film üzerinde kireç vb lekelerin oluşmasını önleyen sıvı kimyasal madde.

Fotofobi (photophobi): 

Yarattığı rahatsız edici etkiden dolayı kimi kişilerde görülen ışıktan kaçınma eğilimi; ışıktan korkma, ışık korkusu. Işıktan korkma hastalığı.

Fotofor: 

Topladığı ışığı bir doğrultuda gönderen bir cins optik sistem.

Fotogram: 

Objelerin ışığa duyarlı fotoğraf malzemesinin üzerine doğrudan konması. Objektif kullanılmadan çekilen fotoğraf. Işığa duyarlı madde (film, fotoğrafik kâğıt) agrandisöre yerleştirilir; üzerine de arzu edilen nesneler konulur ve pozlanır. Görüntü negatif kullanılmadan doğrudan elde edilir.

Fotoğraf (Fr photographe): 

(Yun photos/ışık + grouphos/çizmek > photograph > fotoğraf) Görüntüyü, ışığa karşı duyarlıklı (cam, kâğıt gibi) bir yüzey (duyarkat) üzerinde özel makineyle saptama yöntemi. / Optik ve kimyasal süreçleri kullanarak yüzey üzerinde kalıcı görüntü elde etme. / (mec) Görüntü.

Fotoğraf çekilmek: 

Kişinin fotoğraf makinesiyle görüntüsünün tespit edilmesi.

Fotoğraf çekmek: 

Fotoğraf makinesiyle bir görüntüyü saptamak, tespit etmek.

Fotoğraf çektirmek: 

Fotoğraf makinesiyle bir görüntüyü saptatmak, tespit ettirmek.

Fotoğrafçı: 

Fotoğraf çeken ya da basan kimse. / Fotoğraf çekilen ya da fotoğraf makinesi satılan yer, fotoğrafhane.

Fotoğrafçılık: 

Fotoğraf çekme yöntemi. / Fotoğrafçının mesleği.

Fotoğrafhane: 

Fotoğrafçının çalıştığı, fotoğraf çekilen veya fotoğraf makinesi satılan yer, fotoğrafçı.

Fotoğrafını almak: 

Fotoğraf makinesiyle görüntüsünü tespit etmek.

Fotoğrafik: 

Fotoğrafla ilgi. / Fotoğrafçılıkla elde edilen. / Fotoğrafçılıkla ilgili.

Fotoğraf laboratuvarı: 

Film banyosu, baskı gibi karanlık oda işlemlerinin yapıldığı yer.

Fotoğraf makinesi: 

Fotoğraf çekerken görüntüyü duyarlıklı yüzey üzerinde saptamaya yarayan aygıt, kamera.

Fotojen (photogène): 

Işık yaratan, doğuran.

Fotojenik (Fr photogéniqu): 

Işığın bazı cisimler üzerine yaptığı kimyasal etki ile ilgili veya bu etkileri yaratma özelliği taşıyan. / Fotoğraf kağıdını çok etkileyen. / Fotoğrafta veya sinema filminde güzel bir etki bırakan yüz, duruş.

Fotojeoloji (Fr photogéologie): 

Hava fotoğraflarıyla arazide yapılan değerlendirmelerle harita hazırlama.

Fotokimya: 

Işık etkisiyle meydana gelen kimyasal olayları inceleyen bilim dalı.

Fotokopi (Fr photocopie): 

Bir yazı, kitap veya biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma; tıpkıçekim.

Fotokromografi: 

Fotoğrafları sonradan renklendirmek amacıyla Ducos du Hauron tarafından geliştirilmiş olan renkli fotoğraf tekniği.

Fotokromotipi: 

Matbaacılıkta renkli fotoğraf basma yöntemi.

Fotolitografi (Fr photolitographie): 

Işığa duyarlı yüzeylerin üzerine fotomekanik yöntemlerle yapılan baskı yöntemi; taşbaskı.

Fotomekanik (Fr photomécanique): 

Fotoğraftan fotogravür, fotolitografiki, helyogravür gibi ışığa duyarlı yüzeylerde klişeler kullanarak yapılan baskı yöntemi.

Fotometre (Fr photomètre): 

Bir ışık kaynağının, belli uzaklıkta oluşturduğu aydınlığı ölçme işinde kullanılan araç, ışıkölçer.

Fotometri (Fr photométrie): 

Işık ölçümü.

Fotomodel (Fr photomodèle): 

Fotoğraf sanatı (fotoğraf ya da reklam fotoğrafları) için modellik eden kimse.

Fotomontaj (Fr photomontage): 

Bir fotoğraftaki eksik kısımları tamamlamak ya da anlatılmak istenen fikre göre yeniden düzenlemek.

Fotopentür: 

Fotoğrafın boya ile boyanması.

Fotopi: 

Gözün ışığa uyumu.

Fotoroman: 

Bir metinle, bir dizi fotoğraftan oluşan öykü ya da roman.

Fotosel (photo cell): 

Üzerine düşen ışığın şiddetiyle orantılı olarak akım üreten ışık algılayıcısı; fotopil, ışıkgöze.

Fotoskop (Fr photoscope): 

Merceklerin uyumundaki değişiklikleri, onların yüzeylerindeki yansımalarla gözlemeye yarayan aygıt.

Fotostereosentez: 

Peşpeşe çekilen fotoğrafların üst üste konmasıyla kabartma etkisi veren fotoğrafik bir yöntem.

Fototek (Fr photothéque): 

Fotoğraf belgeliği.

Fototip: 

Doğrudan doğruya konu üzerinde çekilen fotoğraf.

Full frame:

Tam çerçeve.

ABCÇ DEFGHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜXV YZ

Yeni Kitap / D&R Dijital Köleliğin Sırları
Yeni Kitap / D&R Dijital Köleliğin Sırları