Sosyal Medya

Fotoğrafçılık Terimleri – S Harfi

Sabatier etkisi (sabitier effect): 

Yarı banyo edilmiş bir görüntünün beyaz ışıkla tekrar pozlanarak yarı negatif, yarı pozitif bir görüntü elde edilmesi. Bkz solarizasyon.

Sabit odaklı (fixed focus): 

Objektifte ayrıca odaklama sisteminin bulunmamasıdır. Bu tür araçlar belirli bir noktaya odaklanmışlardır. Orta büyüklükte bir diyafram açıklığıyla (f/8) yaklaşık 2 metreden sonsuza kadar her şeyi seçik görür.

Sabitleyici (fixer): 

Işık görmeyerek metalik gümüşe dönüşmeyen gümüş tozlarını kendi içine alarak filmin saydamlaşmasını sağlayan ve artık ışıktan etkilenmeyecek duruma getiren kimyasal banyo işlemi.

Sangan (sungun): 

Tugsten-halojen lambaların takıldığı yapay aydınlatma kaynağıdır.

Sandviç: 

Uyum sağlayan iki diyayı üst üste kullanma yöntemi.

Sandviç baskı: 

İki ya da daha fazla negatifin agrandisörde bir araya getirilip fotoğraf kartına tek bir görüntü halinde basılması.

Sanzitometri:

 Filmlerdeki emülsiyonların duyarlılığının ölçülmesi işlemidir. Artan ışık karşısında emülsiyonların kararışını grafikle gösterirken aynı zamanda emülsiyonun kontrast derecesi bakımından da özelliğini belirtir.

Sapma (aberration): 

Optikte, bir objektif sisteminin mükemmel görüntüyü oluşturmada yaptığı hataların sonucunda ortaya çıkan görüntü kusurları.

Saptama banyosu: 

Film ve kart banyolarında kullanılan kimyasal bir solüsyon. Pozlanmamış ya da banyo edilmemiş gümüş tuzlarını suda çözülebilir tuzlara dönüştürür ve bu tuzlar durulama işlemi sırasında suya karışırlar.

Saptama işlemi (fixation): 

Işık görmeyerek metalik gümüşe dönüşmeyen gümüş tuzlarını kendi içine alarak filmin saydamlaşmasını sağlayan ve artık ışıktan etkilenmeyecek duruma getiren kimyasal banyo işlemi.

Saydam (diapositive, slide): 

Gerçek renk ve tonları ya da bunların S-B karşılıkları olan gri tonlarını doğrudan doğruya pozitif görüntü olarak üretebilen, genellikle perdeye yansıtılarak kullanılan film türü; slayt, diya, diyapozitif.

Sayısal (digital): 

Verilerin ayrı ayrı sinyallerle gösterilmesi; dijital.

Sayısal arkalık: 

Klasik orta format makinelerde film yerine kullanılabilen, takılıp çıkarılabilen sayısal görüntü elde etmeye yarayan elektronik düzenek.

Sayısal fotoğraf makinesi: 

Sayısal sisteme göre çalışan, film yerine algılayıcı ve dönüştürücü kullanan fotoğraf makinesi.

Sayısal görüntü: 

Sayısallaştırılmış elektronik sinyallerden oluşan görüntü.

Sayısallaştırma (digitize / dijitalleştirme): 

Parlaklık veya renk gibi analog bilgileri bilgisayarda kullanılmak üzere sayısal formata dönüştürme.

Scanner: 

Resim, fotoğraf ve yazı taramaya yarayan bilgisayar çevre birimi. Bkz tarayıcı.

Scheimpflug kuralı: 

Büyük boy fotoğraf makinelerinde çekim yaparken konu düzlemi ekseni, objektif düzlemi ekseni ve duyarkat (film ya da algılayıcı) düzlemi ekseni aynı bir doğrultuda olursa konu, diyafram açıklığına bağlı kalmaksızın net görülür.

Scheiner: 

Fotoğraf filmlerinin hızına ilişkin standartlardan biri. Diğerleri ASA (ISO) ve DIN.

Seçme gücü: 

İnsan gözü, objektif ya da fotoğrafik bir duyarkatın ayrıntıyı ayırma gücü.

Sekans: 

Fotoğrafçılıkta ve sanatta görüntülerin, çoğunlukla zamansal olmayan bir tür oluşturacak biçimde art arda sıralanması.

Selenyum (selenium): 

Işığa karşı duyarlı elektriksel hücrelerden biri olup ışığa karşı kadmiyum sülfit hücrelere oranla daha fazla duyarlıdırlar.

Self timer: 

bkz zamanlayıcı.

Senkronizasyon: 

Fotoğraf makinesinin perdesi açıkken flaşın çakmasıdır.

Sensör (sensor): 

bkz algılayıcı. Bkz CCD, CMOS.

Sepya (sepia toning): 

Çeşitli kimyasal banyolarla fotoğraf baskısının kahverengi ve tonlarına boyanması işlemidir.

Sertleştirici (hardener): 

Genellikle saptama banyosu ile birlikte duyarkatların fiziksel direncini artırmak için kullanılan kimyasal maddedir.

Sertlik derecesi (grade): 

Fotoğraf kâğıtlarındaki kontrastlık derecelendirmesidir. 0-5; en yumuşaktan en serte kadar olan sertlik derecelerini ifade eder. Farklı üreticilerin üretmekte oldukları aynı sertlik derecesindeki fotoğraf kâğıtlarının birbirini tutmayabileceği bilinmelidir.

Sıkıştırma: 

Bir dosyadaki verilerin kodlanması yoluyla boyutunun küçültülmesi, azaltılması işlemi.

Silme: 

Bir elektronik dosyayı görülmez ve üstüne yazılabilir hale getirme. / Bir kaydı diskten, kasetten veya başka bir kayıt ortamından yok etme.

Silüet (siluet): 

Bir konunun, beyaz fon önünde tamamen zıt siyah görüntüsü. Aydınlık bir zemin üzerinde karanlık şekilden oluşan görüntüleme tekniği. / Bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, gölgedir(TDK sözlüğü).

Silüet aydınlatma: 

İnsan gözü ile fotoğraf makinesinin çalışma ilkesinde, çok aydınlık bir fon önünde duran ışıksız bir nesne silüet etkisini ortaya çıkarır. Silüet, nesnenin bakılan açıya göre izdüşümüdür. Objenin rengi, dokusu hakkında bilgi vermez; sadece boyutu ve biçimiyle ilgili bilgi verir. Chiaroscuro aydınlatma türleri içinde aydınlık–karanlık zıtlığının en keskin şekilde vurgulandığı aydınlatma türüdür.

Sis: 

Bir film veya ışığa duyarlı materyaldeki görüntü formunda olmayan yoğunluk.

Sislenme (fog): 

Işığa karşı duyarlı malzemelerin banyo işlemi sırasında zorlanmalarından (uzun süre tutulmalarından) ya da yanlışlıkla ışık görmelerinden kaynaklanan genel yoğunluk.

Siyah: 

Tüm ışığın veya bir kısmının emilmesinden oluşan renk. / Bir fotoğrafın maksimum yoğunluğu.

Siyah-beyaz: 

Tek renkli (monokromatik) fotoğrafçılık ya da renkli bir nesnenin gri ton değerlerinde yeniden üretimi için kullanılan terim.

Siyan (cyan): 

Mavi ve yeşil bileşimiyle elde edilen renk. Siyan, kırmızı rengin tamamlayıcısıdır.

Sky light filter: 

bkz gün ışığı filtresi.

Slayt (slide): 

Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak amacıyla tepegöz ve gösterim aletine konan şeffaf, ışığı geçiren kâğıt veya madde; saydam. / Banyo edildikten sonra pozitif görüntü veren film türü, saydam. / Saydam bir yüzey üzerine alınmış, gösterim aletinde kullanılmaya özgü pozitif görüntü; saydam. / Üzerine görüntü alınmış fotoğraf camı. Bkz diya.

SLR (Single Lens Reflex):

bkz tek objektifli yansıtmalı.

Soğuk renkler: 

Mavileri veya cyanları anlatmak için kullanılan öznel bir terim.

Solarizasyon (solarization): 

Normal geliştirme işlemi sırasında duyarlı malzemenin ışık görmemesi gerekir. Ancak bunun tersi yapılırsa yani çok kısa süreli olarak beyaz ışığa gösterilirse, yarı negatif, yarı pozitif bir görüntü elde edilecektir. Solarizasyon işleminin en can alıcı noktası, normal geliştirme işlemi sırasında duyar katın çok kısa süreli olarak beyaz ışığa gösterilmesi ve daha sonra geliştirme işlemine devam edilmesidir.

Solma: 

Gümüş, boya maddesi veya boya görüntüsü içinde zamanla gerçekleşen yoğunluk kaybı.

Son kullanma tarihi (expiry date): 

Özellikle filmlerin ışığa karşı duyarlılık özelliğini kaybetmeden kullanılabilecekleri son tarihtir. Bu tarih, filmin korunma/saklanma koşullarına bağlı olarak üzerinde yazılı olandan çok daha kısa olabileceği gibi çok daha uzun da olabilir.

Sonsuz (infinity): 

Fotoğrafçılıkta ∞ işaretiyle gösterilen netleme pozisyonu. Objektife netleme yaparken ışık gelen en uzak nokta ki genellikle 200 metrenin üzerinde ufuk çizgisine kadar uzanan bölgedir.

Spotmetre (spotmeter): 

bkz nokta ışıkölçer.

Spot renk: 

CMYK ofset baskıda palet dışında yer alan ekstra renklere verilen ad. Altın rengi, fosforlu renkler vb.

Standart boyut (format): 

Kullandıkları film boyutu 35 mm olan (görüntü alanı 24 mmx36 mm) ya da bu film formatında üretilmiş analog ya da sayısal fotoğraf makinelerine verilen ad.

Standart objektif: 

bkz normal objektif.

Stereoskobik fotoğraf makinesi (stereoskobic camera): 

İki boyutlu bir yüzeyde, birbirine çok yakın farklı noktalardan çekilen bir çift fotoğrafla üç boyutluluk yaratan fotoğrafları çeken özel tasarım fotoğraf makinesi türüdür. İnsan gözünde olduğu gibi iki gözün arasındaki uzaklık kadar bir aralıkla konumlandırılmış iki ayrı objektiften gelen aynı konuya ait görüntü(ler) iki ayrı film karesi ya da algılayıcı üzerine düşürülür. Bu iki fotoğrafa dürbüne benzer stereoskop adı verilen özel bir araçla bakılır.

Stok solüsyon (stock solution): 

bkz sulandırılmamış eriyik.

Stop: 

Diyafram veya enstantane ayarları arasındaki derece farkları; adım, durak. Bkz diyafram değeri.

Su altı flaşı: 

Suyun altında fotoğraf ya da film çekmek için gerekli ışığı veren cihaz.

Su altı fotoğrafçılığı: 

Su altında fotoğraf çekme mesleği veya işi.

Sulandırılmamış eriyik (stock solution): 

Fotoğrafçılıkta kullanılmakta olan kimyasal eriyikler genellikle belirli oranlarda sulandırılarak kullanılırlar. Ancak kimilerinin sulandırılmadan kullanılmaları da mümkündür. Fakat bu eriyikler sulandırıldıklarında dayanma süreleri çok kısalır. Bu nedenle sulandırılmadan saklanırlar. Böylece hem dayanma süreleri uzar, hem de sulandırılmadan kullanılmaları gerektiğinde bu mümkün olur.

Sürekli ton (containous tone): 

S-B baskılarda gri tonlamasının eksiksiz olması; beyazdan, tüm ara gri tonlarını içerek biçimde siyaha ulaşmasıdır.

Svg / SVG (Scalable Vector Graphics): 

Vektörel görüntülerin ağ sunucularında etkin bir biçimde görüntülenebilmesine olanak veren bir format. Sunucuların destek vermemesi nedeniyle az kullanılmaktadır.

Swf / SWF (Small Web Format): 

Görseller ve vektörel animasyonlar için ideal bir format. Flash Plug-In’in yaygın olarak kullanılması nedeniyle çoğu sunucularda kullanılabiliyor.

ABCÇ DEFGHIİJKLMNOÖPRSŞTUÜXV YZ

Yeni Kitap / D&R Dijital Köleliğin Sırları
Yeni Kitap / D&R Dijital Köleliğin Sırları